10 Ağustos 2009 Pazartesi

anne ben edie oldum










Kendimi edie sanıyorum.

En son nokta, bir aksam yemeği rezervasyonu yaptırırken telefondaki kişiye adımı edie olarak vermem oldu. Kaç zamandır söylüyorum karaktersizim diye, ama herkes hakaret addedip konduramıyordu. Meğer karaktersiz değilmişim de kişilik bölünmesine uğramışım. Öyle bölünerek çoğalan bi kişiliğim varmış.
Peki çok karakter hiç karakter midir?Ne bileyim, bilsem bölmezdim kendimi durduk yerde herhalde...


Edie'me gelelim. Aramızdaki ortak bir çok noktadan birisi soyunun İngiliz Kraliyetine dayanması. Benimkisi de bilindiği üzere Viking Kraliyetine dayanıyor ( ne zamandır o kadar zorluyorum ki az kaldı dayanacak.. ha gayret...)

20.04.1943 doğumlu.1971de 28 yaşındayken ölmüş. Şu an itibari ile 1 sene fazla yaşamış bulunmaktayım kendisinden(ay yaşım çıkmaz mı ortalara) Harward mezunu. daha okul bitmeden anorexia olduğu, antidepresanların dibini gördüğü söylenir.Siyah külotlu çorapları en sevdiği kıyafetiymiş ve hatta genelde pek de giyinmezmiş....

Andy Warhol isimli utanmaz , şahsiyetsiz adamın ilham perisi olarak bilinir. Oysa Andy bu kızcağızın parası, güzelliği, zerafeti dahil iliğine kadar sömürmüştür.
1965 de tanışmış bu Andy insanıyla sevgili Edie. Andy de o zaman Fabrika adını verdiği batakhaneyi yeni kurmuş. Her tür rezilliğin döndüğü bu mekanda bi sürü film çekmiş Edie ile Andy insanı.

Kendisine istediğiniz kadar gıcık olunsun, popüler kültür mantarı kafasını koparasımız gelsin..... yadırganamayacak bir gerçek var ki adam işini biliyor....Filmler iyi , eleştiriler yerinde, popülarite tavan...fakat egosu da bi o kadar karanlık ve derin. Bu kızı bu denli harcamasa severdim bile kendisini.(belki)


Bizim kız Bob Dylan ile fingirdeşmeye, Bob da Andy ile hırlaşmaya başlayınca fabrikadan atılmış Edie...Ha bu arada Bob Dylan da inadına gidip başka bi kızla (Sara Lownds) evlenmesin mi? Göt gibi ortada kalmak diye buna denir işte.(ha sonradan bunlar da boşandı, noldu iyi mi ettin şimdi Bob? neymiş gizli törenle ağaç altında evlenmişler. incir agacı mıydı acaba?)


Sonrası Edie'nin Chelsea hotel günleri. Junkie'lik de fabrikadan kalma bi alışkanlık. Ruh hastası babadan da para kesilince anorexia nın da dibine vurmuş kendisi..
aynen şarkıdaki gibi:

And nobody has ever taught you how to live on the street
And now you find out you're gonna have to get used to it


Rehab günleri ve kocası Michael Brett Post.ile tanışması 1969..hayatının son günlerinde ayık ve temizmiş.... Her junkie gibi overdose'den mi, drug abuse'den mi yoksa son haddine gelmesinden mi öldü bilinmez ama kocasının yanında uyurken ölmüş...

California'da mezarı...

Andy "
I always thought I'd like my own tombstone to be blank. No epitaph, and no name. Well, actually, I'd like it to say "figment." demiş...

Edie ninkinde şöyle yazılı: Edith Sedgwick Post - Wife Of Michael Brett Post 1943-1971



When you got nothing, you got nothing to lose................


Bob Dylan'ın diğer Edie şarkıları: just like a woman; Leopardskin Pillbox hat ve tabi ki: like a rolling stone...




2 yorum: